31 Ocak 2010 Pazar

ilk roportaj


Bu donem mezun olmadan danismanim Fatih Hocam sayesinde bir makale yayinlamis olacagim. Zaten yuksek lisans icin okulda kalmayi dusunuyorum, boyle bir imkani bulmak benim icin buyuk bir sans. Arastirmamizin konusu fizik ogretmenlerini fizik ogretmeni yapan olaylar ya da mesleki kimliklerinde onemli gordukleri olaylarin arastirilmasi. Aslinda inanilmaz zevkli bir arastirma.

Yaklasik 20 fizik ogretmeniyle gidip 2-3 saatlik roportajlar yapacagaim ve sonra onlarin analizlerini yapacagim. Ilk basladigimda kucumsedim cok olayi. ne olacak ya gidecegiz bik bik konusacagiz ne kadar zor olabilir dedim, ama Fatih hocam bana oyle bir okumalar gonderdir ki olayin bu kadar basit olmadigini bir methodologysinin oldugunu bir teorisinin oldugunu anladim.

Bir kac gundur bu teorinin ne oldugunu anlamaya calisiyorum.Makaleler okuyorum, teoriyi ortaya koyan kadinin kitaplarini inceliyorum, ancak bugun kafamda bir seyler yerlesti.

Bugun ilk roportajimi 35 yillik fizik ogretmeni olan babamla yaptim. Soylemesi ayip tipik bir ege masasi hazirlandi. Balik- cesitli otlardan olusan 4-5 cesit meze-alkol. Babam da ben de uzerimizdeki stresi atacak kadar alkolu aldiktan sonra ortaya cikti kayit cihazi basladi muhabbet.

Saat 8de basladik 23.30 da bitti. Laf lafi acti, takip edilmesi gereken sorular karisti, ogretmenlikten bahsedilmesi gerekirken askerlik anilarindan cikildi :)

Ama hem babam icin hem benim icin inanilmaz guzel bir tecrube oldu. Ben babamin bana daha once anlatmadigi onun hayatinda cok onemli bir yerlerde duran cok onemli olaylari ogrendim, babam da bu olaylara daha once bakmadigi yerlerden bakti, benim sorularimla daha once dusunmedigi seyleri dusundu.

Yarin kahvaltidan sonra ses kayitlarinin cozumlerini yapacagim ve inanilmaz gaza gelmis durumdayim. Hem cesitli yas gruplarindan cok degisik ogretmenlerin hikayelerini dinleyecegim, hem bunlarin analizini yapip az da olsa egitim dunyasina bir katkida bulunacagim, hem de kendi kariyerim icin inanilmaz saglam bir adim atmis olacagim...

Bu arada da aldigimiz bir suru biradan babam sadece bir su bardagi kadar icti, konusmaktan firsat bulamadi, dinlemede olan stresli ben dayadim birayi dayadim birayi. sonra bi baktim 5 bos sise var masada :)) Kafam da bi tatli oldu haliyle :))
Simdi bi bolum One Pound of Gospel izleyim guleyim yatayaim (Ilk bolumu de coook hosuma gitti, inanilmaz guldum. neyse bahsedirim dizi bitince, cenem acildi alkolun etkisiyle)

30 Ocak 2010 Cumartesi

ben bi zamanlar cizerdim yaa!!

(D.Gray-Man'den Allen Walker)


(Bleach'ten Kyouraku Taichou)

Gecen sene bir ara agir bir bicimde manga cizimine sarmistim. bir suru cizim yaptim, photoshop ogrendim onlari renklendirmek icin. Hatta Mert bana tablet bile aldi cizim yapmam icin ama tableti kullanmayi bir turlu beceremedim. Elinle cizdigin seyin sonucunu ekranda gorunce insanin akli karisiyor. Ben de tableti renklendirirken kullandim.Simdi yatiyor bi kenarda. Biraz maymun istahliligimdan biraz vakit darligindan kaldi cizim hobim.
Aslinda cok da mutlu oluyorum biseyler cizince..

En son cooook sevdigim bi arkadasima cizip cerceveletip dogum gunu hediyesi olarak verdim, gecen evine gittigimde basucuna astigini gordum,inanilmaz mutlu oldum::)

Her izledigim animede hastasi oldugum cook sevdigim bir karakter muhakkak cikiyor. Elimde listeleri de var, cizilmeyi bekliyorlar ama yaza kadar beklemeleri gerekiyor maalesef. Bir kac gun once basladim yogun tempoya mezun olana kadar boyle gidecek bu. Animelerimden, dizilerimden vazgecemem ama cizim bekleyebilir:)

Neyse bir kac ornek koyayim, belki siteyi her actigimda gorup fikrimi degistiririm.
(Bleach'tenMadarame Ikkaku-sonrasi ve oncesi~_~')
(bunu da bi arkadasimin kiz arkadasi icin cizmistim daha sonra bokura ga ita'dan bir sahne oldugunu anladim)

26 Ocak 2010 Salı

5 centimeters per second




Aslinda muziklerinden bahsedecektim sadece animenin ama gorsel ararken aslinda beni ne kadar etkiledigini hatirladim bu filmin. Ben de hem filmi hem de muzigini tanitayim dedim:)
Film 3 ana kisimdan olusuyor. 3 kisa film gibi de diyebiliriz. bu filmler tabii ki birbirleriyle bagli, en azindan karakterler ayni. Birinci kisim fiziksel mesafeyi, ikinci kisim duygular arasi mesafeyi ucuncu kisim ise insanlarin zamanlari arasindaki mesafeyi (farki) anlatiyor. Zaten filmin adi olan


Saniyede 5 cm de sakura yapraklarinin dusus hizini simgeliyor. Bir zamanlar dalda bir arada olan sakura yapraklarinin saniyede 5 cm hizla birbirlerinden kopmalarini bir zamanlar bir arada olan insanlarin kopusu ile iliskilendirmis yonetmen.
Benim izledigim en sakin, duyguyu en iyi veren, ve acik ara en iyi gorsellige sahip anime filmdi. anime serilerini sevmem izlemem diyorsaniz bile buna bi sans verin derim ben. Cunku dedigim gibi film zaten ve muzigi icin, goruntuleri icin kesinlikle deger.

Muzik demisken... Filmin sonunda calan One more time, One more chance adli sarkiya ben bayilmistim, az once arashi neymis ne degilmis diye google'a sordugumda matsumoto'nun ayni isimde bir solosu oldugunu gordum. cidden ayni sarkiyi soylemis. Iki versiyonu da koyuyorum buraya. (ben yine de orjinalini tercih ederim :))-gerci matsumotonunki de konser kaydi ama..
once orjinal

simdi matsumoto'nunki

yamada tarou monogatari




yamada tarou monogatari yillardir gozume carpan ama nedense afisi yuzunden bakip bakip izlemekten vazgectigim bi seri idi. simdilerde japon dizilerini tuketmek uzere oldugum icin bi sans vereyim kendisine dedim. iyi ki de demisim :) daha iki bolumunu izledim ama pek begendim. arashi matsumoto jun disinda bana uzak bir grup oldugu icin diger uyelerini gormek ilginc oldu ama basroldeki ninomiya kazunari'ye sanki digerinden cok isindim. cocugun surati pek bi sevimli..:)
konusundan bahsedeyim accik;

yamada tarou cok prestijli ve pahali bir okul olan ichinomiya lisesine burslu olarak giden coook fakir bir genctir. evde cok da saglikli olmayan kokleri zengin bir aileye dayanan annesi ve 6 sirin kardesini gecindirmek zorundadir, bu yuzden surekli gece part-time agir islerde calisir. butun bu zorluklara ragmen okulundaki en iyi ogrencilerden biridir, diger top-class ogrenci de Sakurai Sho'nun canlandirdigi Mimura Takuya'dir. Soguk bir kisilige sahip olan Takuya, Yamada'nin renkli kisiligini (aslinda once karin gurultusunu ve promosyon kalemlerini ) gorunce onunla ilgilenmeye baslar. Diger bir karakter de, Yamada gibi alt siniftan olan ve okuldaki esas amaci zengin bir koca bulmak olan Ikegami'dir. Yamada'yi part-time islerinde calisirken gordugunde bile onun aslinda fakir olduguna inanmayan bu garip kiz, hayalindeki prensin Yamada oldugunu dusunerek coktan onu tavlamayi kafaya koymustur.

(bu sahnede inanilmaz guldum, kafada kucucuk bi tac :) prens elinde kazma is yapiyo)
(Bu sahnede cok iyiydi, zaten Japonya'daki saatlik market indirimlerinden bir cok dizide ve animede bahsedildigini gormustum, ama bu sahne cok basariliydi, ozellikle kizin annesi ki bu resimde gorulmuyo, omrunu bu ise adamis.."bu iste sempatiye yer yok genc adam!" :))

Valla ne yalan soyleyim, iki bolumde beni bagladi dizi. Zaten manga uyarlamasiymis. Manga uyarlamalari kesinlikle kaliteli oluyor ne de olsa talep uzerine yapiliyorlar (bknz: Hana-Kimi, Zettai Kareshi, Hana yori dango, Kimi wa Petto, Hotaru no Hikari, Kurosagi..) Simdi su tanitimi yapayim da gideyim bi kac bolum daha izleyeyim ne de olsa yapacak baska isim yok..ehehee:)

(bu sahnelerde ikinci bolumden. bu bolum de gayet komikti. ama en dikkat edilmesi nokta ninomiya kisisinin kiz kiliginda kiz nufusunun %80inden daha guzel olmasidir-evet ben de dahil!)

24 Ocak 2010 Pazar

bitti..gitti..gittim..


bugun pek keyfim yok..karda kista mecidiyekoy-sabiha gokcen yapip ordan izmire geldim. simdi de koyumuzdeyim. sobada cay,arkasindan meyve,bol muhabbet filan yine de acmadi beni bugun.
3bucuk yildir yasadigim mutlu hayat artik uzun sureligine bitti. 3 hafta sonra istanbula geri dondugumde beni bekleyecek olan onsuz bir sehir..
tamam buyutmemem lazim sonucta gecici sure oldugunu biliyorum ama yine de esyalarimi toplarken, son animelerimizi izlerken,son kahvelerimizi icerken, son kez bakkala gidecek talihsiz kisiyi yazitura ile belirlerken icim bi fena oldu.
dun geceki bi fasil zirlamamdan sonra (ki dogum gunumu boyle kotu gecirdim) ruh halim duzeldi biraz sanirken, sabiha gokcene dogru yola cikan o otobuste saril saril dokuldu gozlerden bisiler. hayir isin aksi yanima selpak almamisim..ondeki simit sarayindan simit alip yiyen ciftin susamli pecetelerine saldirdim. onlarda halime aciyip verdiler saolsunlar.
simdi daha iyiyim ama sanirim alismam vakit alacak biraz, neyse en azindan kuxor'um yanimda. o da ev ve sehir degistirmenin verdigi huzursuzlugu daha atamadi.
ikimizde kendimize geliriz heralde bi kac gunde..anne yemekleri..baba sevkati filan bi kendimize gelelim..
ne cabuk 24 olduk bunalimindan daha cikamamis bu garibin mizmizlanmalarini bagislayiniz lutfen. sevgiler..selamlaar..

22 Ocak 2010 Cuma

kimi ni todoke




Sawako Kuronuma Ring’teki Sadako karakterine benzerligi yuzunden surekli dikkat ceken cok cekingen, sosyallesmeyi bir turlu becerememis ama bu hep istemis, soluk benizli, siyah uzun sacli inanilmaz tatli bir kizdir. Hayati lisedeki sinif arkadasi olan Kazehaya Shouta kendisiyle konusmaya baslamasiyla degisir. Kazehaya’nin ona sundugu “ilk”ler yardimiyla Sawako’nun hem ic hem dis dunyasi yavas yavas degismeye baslar.

Karakterler:


Sawako "Sadako" Kuronuma

Seiyuu: Mamiko Noto

Yas: 15

Dogum gunu: 31st December

Boy: 158 cm

Agirlik: 44 kg

Yasam felsefesi: "Her gune bir iyilik."

Sawako utangac ama bir o kadar da durust bir kizdir. Hakkinda surekli insanlari lanetledigine, ruhlari gorebildigine, insanlarin gozlerine 10 sn bakarsa kotu sans getirecegine dair dedikodular cikar. Ama Kazehaya’nin iyi ve nazik kisiligi sayesinde Sawako da arkadas edinmeye ve sinif arkadaslarina acilmaya baslar. Sawako da tabii ki Yano, Yoshida ve Ryu gibi arkadaslar edinmesinde yardim ettigi icin Kazehaya’ya karsi buyuk bir saygi (hatta tapmak bile denebilir) duyar. Oyle ki Yano ve Yoshida Sawako’nun Kazehaya’yi kendilerinden cok sevdigini iddia edip uzulurler. Sawako boyunu babasindan aldigi icin oldukca kisadir ama inanilmaz hizlidir hatta bazilari onun isinlandigini filan dusunurler (bknz: spor festivalindeki futbol maci) . Serideki en komik sahnelerde genellikle Sawako birilerinin soyledigi seyleri kendi kendine dusunurken chibi forma donmesidir.



Shouta Kazehaya

Seiyuu: Daisuke Namikawa

Dogum Gunu: 15 Mayis

Boy: 175 cm

Kilo: 60 kg

Yasam felsefesi: "Inan ve dogruyu ara."

Kazehaya Sawako’nun disa acik, populer, iyi niyetli seker sinif arkadasidir. Ortaokulda kizlar arasinda o kadar populerdir ki sorunlari engellemek icin “Kazehaya herkesindir” gibi bir kural konmak zorunda kalinmistir. Kazehaya uzun zamandir Sawako ile ilginenir hatta Sawako’ya olmamasina ragmen ondan hoslandigini itiraf eder ve Sawako’yu da inanilmaz kiskanir ve tabii ki duygularinin karsilikli oldugundan habersizdir. (spoiler: hatta ikinci yillarinda sevgililer gununde Sawako’dan cikolata alamayinca onun kendisinden nefret edip etmedigini bile dusunur). Genellikle sakin ve pek duygularini gostermeyen bir ifadeye sahiptir ama heyecanladigi zaman da inanilmaz sirin olur. Sawako’nun her zaman elinden gelenin en iyisini yapmasini, durustlugunu ve her sorunun uzerine uzerine gitmesinden cok hoslanir.



Ayane Yano

Seiyuu: Miyuki Sawashiro

Dogum Gunu: 3 mart

Boy: 161 cm

Kilo: 47 kg

Yasam felsefesi: "Guzel!!"

Ayane sawako’nun en yakin arkadaslarindan. Gruptaki universiteli sevgilisi ve bir kac kere delinmis kulaklariyla en olgun kisi. Okulda yayilan dedikodularda bile ortaokulda 100 cocukla ciktigi soylenir (tabii ki yalan). Ozellikle ask olaylarinda ya da dedikodu gibi olaylarda cozum genellikle Ayane’den gelir. Genellikle cok sakindir ama arkadaslarina ozellikle Sawako’ya zarar geldigi zaman ne sivri dilini ne de yumruklarini susturabilir. Ask hayatinda bu kadar tecrubeli olmasina ragmen aslinda mutlu iliskileri yoktur hatta bir keresinde erkek arkadasindan tokat yedigi bile olmustur.


Chizuru Yoshida

Seiyuu: Yuko Sanpei

Dogum gunu: 1 Haziran

Boy: 167 cm

Kilo: 53 kg

Yasam Felsefesi: "%80 dolana kadar ye!"

Yoshida Sawako’nun diger yakin arkadasi. Grubun erkek fatmasi, hatta Ryu ile kendisinin erkek kardesler olarak tanimlanmasina degil de kimin buyuk olduguna takan bir kiz. Saf ve temiz duygulara karsi bir zaafi olan Yoshida, sawako’nun gercek yuzunu gorur gormez onu sevmistir. O da Ayane gibi Sawako konusunda inanilmaz koruyucudur ama Ayane kadar zeki degildir ozellikle ask iliskilerinde.Favori ramen dukkaninin sahibinin oglu olan Ryu’nun cocukluk arkadasidir. Ayni zamanda Ryu ve Kazehaya’nin ortaokuldan da arkadisidir. Ryu’nun aabisine asiktir.


Ryu Sanada

Seiyuu: Yuichi Nakamura

Dogum gunu: 2 Kasim

Boy: 179 cm

Kilo: 75 kg

Yasam felsefesi: "Sessizlik"

Ryuu Sawako’nun arkadas grubundaki en sessiz kisi. Cogu zaman susar ve nadiren yorum yapar ama yine de sawako ile cok iyi anlasir (ne de olsa ikisi de az konusuyor). Chizurunun cocukluktan beri yakin arkadasi ve ondan hoslandigini reddetmez. Hatta sawako o ikisinin cikip cikmadiklarini sordugunda gulumsemekle yetinir. Sawako’ya chiruzu’dan hoslandigini da itiraf etmistir. Ryuu ve Kazehaya ortaokul baseball takimindan arkadaslardir.

Yeteri kadar spoiler verdim ama karakterleri de tanitmak istedim.Kusuruma bakmayin.

Mangasi gecen aya kadar inanilmaz yavas cevrildigi icin bekletmistim kimi ni todokeyi okumayi ama gecen yaz dayanamayip okudum ve resmen seriye asik oldum. Daha sonra arastirirken guz doneminde animesine baslanacagini ogrendim ve ne kadar sevindim size anlatamam.simdi carsamba gunlerimin nesesi halini aldi. Acilis ve kapanis sarkilari, cizimler,renkler, karakterler... Anlatamam gercekten izlemeniz lazim. Tek tanimi var bu serinin: sicaciiiiik mutluluuuuk...


one piece 434






Luffy ve arkadaslari Minotaurus’u yendikten sonra daha ne yapacaklarina karar veremeden siddetli dovusun etkisiyle zayiflayan zemin kirilir ve Luffytachi Level 4un tam gobegine duserler. Bu arada level4’ten bir mahkum kacmaya calisir ve ters bi adama denk gelir ki bu kisinin Baroque Works’teki Crocodile’in en guclu adami olan MR. 1 lakapli Daz Bones oldugunu goruyoruz. Zavalli mahkum Level 4’un ortasinda kaynayan lavlara duser. Yine Level 4’da Magellan ve butun ekibinin Luffyleri bekledigini goruyoruz. Magellan, Luffy’nin derhal yakalanmasi icin elemanlarina level4’un giris noktalarina ve diger kritik noktalara gitme emri verir. Aslinda Level4’e hic beklenmedik bir sekilde coktan inmis olan Luffy de mutfaktan gelen yemek kokularini duymus o yone dogru kosmaya baslamistir bile, bu esnada tabii ki karsisina gelen butun ekipleri de Bon Kurei ile agir hasara ugratir. Bu haberin Magellan’a yetismesi uzun surmez ve bunu duyunca cok sinirlenen Magellan kendisi bizzat Luffy’nin karsisina cikar.




Bu bolumde bir de Shanks’in Whitebeard’a saldiri hazirligi icindeki Kaidou ile dovustugu ve onu yendigini ogreniriz. Dolayisiyla artik Marine’lerin Whitebeardla olan savasi kacinilmazdirJ

Yine inanilmaz kisa suren bi bolumdu benim icin zaten heyecanli olunca hemen bitiveriyor. Yine elimin altinda diger bolumlerin olmayisinin verdigi bir aci coktu icime bitince.Bi sonraki bolumu heyecanla bekliyorum. Ama bu bolumde ilgimi ceken Luffy’nin pek kendisi gibi davranmayisiydi. Mesela Level4’e duserken bildigimiz Luffy “Osugoooiiii, ucuyoruuuum!!” diye bagirmasi lazimdi ama diger elemanlara uyup tirsti. Tabii kizan ac, olur o kadar. Magellan’in tuvalet sahnelerine de cok guldum. Vucudunun ozelligi zehir uretmesi olan Magellan’in dolayisiyla surekli bagirsaklarinda bir hareket mevcut hatta kendi icin uretilen tahti da aslinda bir tuvaletmis. En kritik anlarda bile “Bi saniye” diyip tahtina oturup, ortulerini de cekip ihtiyacini gideriyor :).

Haftaya one piece yayinladigi siralar koyde olacagim icin indiremiyecegim ama kotu kaliteyle de olsa izleyecegim..yatcaz kalkcazyatcaz kalkcaz... ben one piece izliceeem..

19 Ocak 2010 Salı

sapuri

Janoomma'nin blogundaki Kame yazisini okuduktan sonra Kamenin neredeyse butun dramalarini izledigimi farkettim. Ama nedense Sapuri adli dizisi pek tanitimina ya da yorumlarina rastlanmayan bi seri. Ben de onu tanitayim dedim bugun. Basrollerinde Train Man'in dizisinde oynayan Ito Misaki ve tabii ki Kamenashi Kazuya var.


Konusu soyle:

Mari Okazaki'nin aynı adı taşıyan ünlü Josei Manga serisinden uyarlanmıştır.

Tokyo, 2006. Minami Fujii (Misaki ITO), Tokyo boyunca trenle geliyor. Trendeyken, o günkü işinden dolayı yoruluyor ve uyuya kalıyor. Tam şekerleme yaparken, birisinin cep telefonunun çalmasıyla uyanıyor. Gözlerini açtığında, yakın oturduğu yerdeki bir telefonu görüyor. Gönülsüzce, telefona cevap veriyor. Arayan kişi, trenden inerken telefonunu düşürdüğünü söylüyor. İş görüşmesi başlamadan önce, telefonu kendisine göndermesini istiyor. Ama Minami'nin o sırada mutlaka katılması gereken bir toplantısı olduğundan, yakın bir istasyonun kayıp ve bulunan bölümüne telefonu bırakabileceğini söylüyor.

İşe giderkenki yolunda, Minami büyük ekran TV'de eski bir reklam görüyor. Yağmurda yolunu şaşırmış bir köpek... Hemen kamerasıyla bunun bir resmini çekiyor. O sırada başka birininde bu reklama ilgi gösterdiğini farkediyor. Bu kişinin telefonunu kaybettiğini söyleyen Ishida Yuya (Kamenashi Kazuya) olduğunu bilmiyor...

Kyotaro Imaoka (Koichi Sato), bir reklam acentesinin yöneticisi, Kunio Sakuragi (Kazuyuki Aijima) ve Satoshi Hagiwara (Eita) ile bir toplantı düzenliyor. Minamide daha sonradan gelip toplantıya katılıyor. Şirketleri, yeni bir reklam tasarımından bahsediyor.

Bu aradada Yuya, iş görüşmesinin olduğu yere varıyor. Diğer çalışanlardan biri ona etrafı göstermek adına Ofisi gezdiriyor. Fakat Minaminin de o şirkette olduğundanda haberi olmuyor.

Daha sonra Yuya, Minamiye bir e-posta teslim ediyor. Minami, e-postayı alırken yüzünü yukarı kaldırmıyor. Ama Yuyanın telefonu o sırada çaldıktan sonra bunu farketmesi sadece 15 saniyesini alıyor... ve işte o an; 15'inci saniyedeki aşk...


Sapuri'nin en sevdigim yonu sadece ask iliskisi uzerinde durmamasi oldu. Olaylar bir reklamcilik sirketinde geciyor ve dolayisiyla arka planda sirketin calisanlari arasindaki iliskiler, yapilan projeler ozetle reklamcilik meslegi mevcut. Zaten Yuya da serinin ilerleyen bolumlerinde bir reklamci olmak icin calisiyor ve bunun aslinda bu kadar kolay bir sey olmadigini anliyor. Yaratici fikirlerin ve elinden gelenin en iyisini yapmanin bazen ise yaramadigini anliyor.

Dizideki reklam projeleri de cok guzeldi ozellikle en sondaki kol saati reklami. Izleyenler bilir J “I am watching you” Sloganli, resimleriyle de cok uyumlu harika bir reklamdi. Gercekten de kullanildi mi bilmiyorum ama kullanilsa beni cok etkileyen bir reklam olurdu.






Yuya karakteri de bence Kame’nin canlandirdigi en seker karakterlerden biri. Genellikle karizmatik tipleri canlandirmasina ragmen bu neseli, heyecanli karakteri de basariyla canlandirmis. Gerci One pound of Gospel’ de de bu tarz bir karakteri canlandiriyor sanirim. Indirdim onu da ama daha izlemek icin vakit bulamadim. Ito Misaki ablamiz da guzel bir bayan ama sanki oyunculugunda bir problem vardi, nedense bu ikisi cift olarak cok basarili olmamislar. Abla cok soguk, yuya da cok bicir bicir bi karakter oldugu icin olabilir, bilemiyorum.

Neyse, tanitim bu kadar. Zaten izleyeli bayaa bi oldugu icin sahneler filan kafamda o kadar net degil. Tekrar soyle bi izleyip ek yorumlarimi da sonra eklerim diye dusunuyorum. Esen kaliniz sevgili japon severler..

(bu da sirin bi bonus olsun)

olleeey bu donem de bitti


Bugun itibariyle 1. donemim tamamen bitti. Ev tasima isleri daha bitmedi ama en azindan ders olaylari bitti. Son raporlarimi teslime gittigimde Fatih Hoca'yi da yakaladim, yazacagimiz makale hakkinda konustuk. Fizik Ogretmenlerinin mesleki kimlikleriyle alakali olacak. Ben de gidip ogretmenlerle roportaj yapacagim, onlari analiz edecegim filan. inanilmaz eglenceli olacak ama cok isi var. 1-2 saatlik roportajin yaziya dokulmus hali 10 sayfayi bulur heralde. 20 ogretmenle filan konusacagimi dusunursek, 200 sayfalik bir data yapiyor. onlarin analizi, ortak ve ayri noktalarinin tespitleri filan bayaa yoracak beni ikinci donem. Hazir gitmisken ogrenci asistanligina da basvurdum. Allah sonumu hayretsin :))
Sevdicegimi askere ugurlucam martta, kafami mesgul edecek olasi herseye ac gibi saldirdim. yorgunluktan canim ciksin da dusunup dusunup depresyona girmeyim istiyorum. bakalim neler olacak...
Ikinci donem japoncanin ikinci kurunu da alacagim ama derslerim de cakisma olacagi cok devam edemeyecegim derslere. dun Mariko sensei'e durumumu anlatti, burun kivirdi umarim dersi verir bana..Japonca butun kurlari bitirince bizim okul Japonya'ya gonderiyor cunku onun pesindeyim :):)
Insanin gelecegini gorememesi cok can sikici bi olay. inanilmaz merak ediyorum neler olacak neler cikacak karsima..ama kesin olan bir sey var ki ikinci donemde de ve sonrasinda da anime manga ve diziler hayatimdaki onemli konumlarini koruyacaklar..