3 Aralık 2010 Cuma

Yeee, şeeeep!



Hep bunu yapıyorum. Diyorum ki konsept olan dizilerden animelerden hoşlanmam, başlamamak en iyisi. Ama hep yanılıyorum. Her seferinde kendime bir daha önyargılı olma direkt başla diyorum. Basketbol yüzünden Slam Dunk’a ve Buzzer Beat’e, Boks yüzünden Hajime no Ippo ve One Pound of Gospel’e nasıl başlamadan önce uzun uzun düşünüp, başladıktan sonra izlenebilecek en kısa zamanlarda bitirip kendimi aştıysam, yemek yapılıyor öyle dizi mi olur dediğim Pasta da tarafımdan en hızlı bitirilen diziler arasında ilk 3 e yerleşti. Ve dizideki Şep-Balık çiftimiz en sevdiğim çiftler sıralamasında 2. Sıraya yerleşti. Birincisi sarsılmaz yeriyle tabii ki Coffee Princein tatlıları Han Kyul ve Eun Chan...

Pasta huysuz şefiyle, masum ama dürüst çaylağıyla, muhteşem mutfağı ve tabii ki yemekleriyle beni benden aldı. Bir çok blogda da görüp dikkat ettiyseniz dizinin parlayan yıldızı kesinlikle şef(p) Choi Hyun Wook rolündeki Lee Sun Gyun’du. Ben bu amcanın sesine ve tavırlarına zaten taa Coffee Princeden beri hastaydım ve onu başrolde görmek beni çok mutlu etti. Coffee Prince’teki Eun Chan’ın Noel Babası gibi sürekli şirin, düşünceli, çok nadir sinirlenen romantik müzisyenden burada eser yok. Şepimiz cümlelerin sonunu bağırarak bitiren, ceza olarak sürekli çaylaklarının alnına fiske vuran, mutfağında kadın istemeyen, çok yaratıcı aşağılama cümleleri bulabilen ama aslında aşağıladıkça ve azarladıkça sevgisini gösteren dünya tatlısı bir hırçın. Bana nedense öğrencilerini çok öok seven ama onların iyiliği için onları sürekli azarlayan yaşlı öğretmenleri hatırlattı. Neyse efenim, mimikleriyle, konuşma tarzıyla ve hareketleriyle muhteşem bir şefi canlandıran Sun Gyun aabimizi ayakta alkışlıyoruz.

(La Sfera'nın muhteşem mutfağı)

Ama ben şef kadar Seo Yoo-Kyung karakterini de sevdim. Ya bu kadar saf, azimli, inatçı ama aklına geleni hiç çekinmeden çat çat söyleyen balığımızı da Kong Hyo-jin ablamız harika canlandırmış. Şefin de dediği gibi “yee, şep” diyişi, o yamuk yumuk suratıyla hoşuna gitmeyen bişi olduğu zaman ağzını bükmesi, şef bunu her azarladığında maymun gibi gülmesi, kendisine aşık olan müdürle olan ilişkisi ne bileyim çok şirindi. Zaten şepi de ancak böyle biri adam edebilirdi. İnatçı ve saf!

Ama açıkçası mutfakta çalışan ekibin çoğunu pek sevemedim. İtalyadan gelen ekip kıvırcık saçlı, Kimi wa Petto’daki Momo’ya benzeyen tip dışında çok soğuktu, Kore ekibi ise bildiği fesattı. Dizinin sonunda her şey rayına oturdu ama bir çok bölümde resmen onları nefretle izledim. İlk bölümde kovulan 3 salaktan bahsetmek bişle istemiyorum. Gıcıklar!

(Bir vongole yemeden ölürsem, vallahi gözüm açık giderim)

Çok fazla romantizm, aman çiftlerimiz sarılsın, öpüşsün gibi şeyler burada yok. Zaten şep-balık ikilisine ters. Ama 14. Bölümün sonundaki otobüs durağı sahnesi ve çaylağın evine gittikleri sahneler kesinlikle baştan alınıp alınıp izlenecek sahneler, zira ben öyle yaptım.

Kore dizileri izleyenlerin çoğu zaten izlemiştir ama ben yine de reklamını yapayım. Huysuz şepimizle tatlı çırağımızı tanıyın bence çok seveceksiniz. Böyle “ay yerim ben sizin ikinizi” diyeceksiniz.

3 yorum:

kimbapsushi dedi ki...

daha geçen izle demiştim, ne ara bitirdin. gerçekten hızlı gitmişsin^^
ama izlenmicek gibi değil, aşırı şirin, samimi bir dizi. şepe olan aşkımı bilen bilir, zaten yazımda ve bilimum platformda imkan buldukça haykırıyorum aşkımı.
yabancılar mr. voice diyor kendisine, ben seksi ses demeyi tercih ediyorum^^
bu arada kore ekibi için dediklerine de sonuna kadar katılıyorum. ama bizimkiler onların etkisini bir anda yok edip, surata kocaman bir gülümseme yerleştirdiği için hiç önemli değiller^^

tarih84 dedi ki...

sevgili joey sayesinde arsivime aldim lakin fakat ama halen izleyemedim:(( cokca aciktirdigi rivayet ediyorlar. acik korktum.diet evresinden cikip´vaktimin oldugu bir ara izleyecegim insallah masallah:))

opuyorum´sevgiler...

Adsız dedi ki...

Gerçekten ben de aynı cümleyi kuruyorum huysuz şefimiz ve tatlı balığımız için! 'Çok tatlılar yaa! Yerim ben sizi!' Şimdi harıl harıl, bu diziyi anlatıp aklımda kalmasını sağlayan ve aylar sonra imkan bulur bulmaz izlememe vesile olan blogu yazan arkadaşı arıyorum, teşekkür etmek için....