30 Mayıs 2010 Pazar

Anime karakteri diye zorla sevecek degilim ya!!Iste size enn sevmediklerim..

Ne zamandir mantikli guzel bir yazi yazmadigimin farkindayim, kendimi affettireyim diye duzgun birseyler cikarayim istedim bakalim nasil olacak. Bu yazimizin konsepti eeennn nefret ettigim anime karakterleri, gerci onlari listeleyince cogunun kiz oldugunu farkettim. Sonra dusundum, dedim kiz karakterleri kiskandigimdan mi sevmiyorum..Hayir kesinlikle..Zayif hallerinden nefret ettigim icin uyuz oluyorum..Hatta saclarini baslarini yolasim geliyor. Simdi gelelim listemize.

1- Inoue Orihime

Orihime cadisindan ne kadar nefret ettigimi anlatan bir yazi yazmistim zaten daha once ama bir kere daha burada belirtmek istiyorum. Daha ortaliklarda gorunmeye basladigi ilk bolumlerden itibaren zaten kil oluyordum kendisine. Hollow aabisi yuzunden Ichigo’yu ateslere atmasindan anlamaliydik bunun buyuyunce ne halt olacagini. Ayrica tokadan cikan periciklerini de sevmiyorum. SAdece bir tanesi karizmatik bir aabimiz, asi biraz onu seviyorum. Tamam yigidi oldur hakkini yeme, yetenegi (zamani geri cevirme) cok basarili ama neden onun kadar salak ve gereksiz bir karaktere bahsedilmis anlayamadim. Sanirim Orihime’den nefret eden kitleye biraz daha iskence etmek icin. Neyse ozetle kendisinden hiiiic ama hiiiiic hoslanmiyorum, en kisa zamanda kor ceroya kurban gide!!

2- Makoto Ito

Farkettim bu aralar yazdigim yazilar biraz +18 kivaminda, nefret dolu. Ama daha once de dedigim gibi Orihimeden sonra School Days deki bu uckuruna duskun sapik Makoto yuzunden bu hallere geldim ben. Izledigim en rahatsiz edici animenin en rahatsiz edici karakterinin hakettigini bulmasi bile icimdeki siniri sonduremedi. O kadar kizla beraber oluyorsun, yemedigin halt kalmiyor be adam az biraz vicdanin rahatsiz etse…Boylelerini taksim meydaninda sallandiracaksin kardes, cumle aleme ibret olsun (abuu icimdeki canavar cikti anneeem!)

3- Nana Komatsu

Bu salagin nicki bile kopek ismi, hey allahim. Nana’yi severim cok severim her firsatta da soylerim ama Hachi karakteri beni seri boyunca delirtti acikcasi. Sacma sapan davranislar, her firsatta aglamalar, bi erkekte karar kilamama durumlari, Takumi’yi de sevsem de Nobu`ya yaptiklari, Nana’ya olan hainligi…Daha bir suru bir suru sey. Kendi ayaklari uzerinde duran karakterlere olan sevgim saygim ne kadar fazlaysa, tam tersi olanlara da bir o kadar sinir oluyorum. E be guzel kizim, sen kalkmissin taaa memleketinden Tokyo’ya gelme karari almissin, ne diye sevgiline guveniyorsun, kendi parani kendin kazansana..Ya da yapamayacaksan kir dizini evinde otur. Aslinda Hachi’ye hissettiklerim nefret degil de boyle bi yatili okullarda bilir misiniz bilmem bir banyoya cekme olayi vardir. Hah Hachi’yi banyoya cekip azarlamak istiyorum. “Kendine gel bi tart bakalim yaptiklarini” Diye

4- Sakura Haruno

Sen kim olursun da benim Naruto’mu begenmezsin, sanki kendin harikasin da!!hih!! Hayret bisii. Daha en ufaklik halinden belliydi bunun ne olacagi zaten. Sakurayi hic sevmedim, babasini da sevmezdim. Shippuuden’in baslangic bolumlerinde tek basina bir Akatsuki’yi dovdugu zaman az biraz takdirimi kazanmisti ama yoook ne yaparsam kanim tam anlamiyla isinmiyor. Onun yerine Hinata’yi seviyorum mesela. Anliyor adamin hasindan cunku ^-^ Bizim seker mi seker caliskan mi caliskan komik mi komik Narutomuzu anca hor gor sen e mi!! Ama nasil biliyorsun isine gelince “Narutoooo kurtar benuuuu!” diye naaralar atmayi. Sevimsiz sey!! Sasuke gicigini sirf eskiden karizmatik geliyordu diye sevdin farkinda degilsin. Ayrica nedir yani el kadar bebelerin bu olumsuz asklari. Safim Naruto’yu yaktin beraberinde, zaten garibim icin hassas konuydu, bir de sen soz verdirdin..Simdi ne yapsa Sasuke icin..Neyse su yazi icinde daha fazla naruto yazmayayim onun icin ayri bir yazi yazmam gerekcek, bak hala kalbim gum gum atiyor son bolumden beri boyle =)

5- Yuki Cross

Yuki de nefret ettigim bi karakter degil aslinda tam olarak ama cok pis uyuzum ^_^ boyle pure blood olduktan sonra da bir triplere girdi filan..O da gul gibi Zero’yu harcadi Kaname ugruna. Tamam Kaname Sempai’yi de severiz sayariz ama bi dusun tart bakalim yillardir yaninda olan kimdi. Gerci kaname de uzaktan kolladi etti ama Zero ayridir caniiiim…Cocuk o kadar acilar cekerken sen onu birak git Kaname ile..Hem de tam seni sevdigini tam olarak anladiginda, e hakettin sen o zaman basina gelecekleri…kararini vermeden once de bir kararsizlik, bir ona gidiyr bi buna…Bu kadin millet cok acayip anacim, aklim eremedi ^_^

Evet gordugunuz gibi listemizde Makoto hayvancigi tek erkek olarak girmeyi basardi, geri kalanlarin hepsi uyuz gucsuz disi karakterler…Aslinda d.gray-man`den millennium earl, ya da one pieceten enel filan var ama onlar daha cok kotu karakterler listesine girer sanirim, yani onlara uyuz olmamiz daha normal di mi? Efenim yine sizden ricam nefretinizi dokunuz bakalim kim kimlerden nefret ediyor ^_^

26 Mayıs 2010 Çarşamba

baslik bulamama sendromu..tabii yazinin konusu sacma olunca..(=-=)

Zaman ne kadar cabuk ucup gidiyor degil mi sevgili blogseverler? Daha universiteye girdigim gun dun gibi, amma velakin bugun bitiverdi iste. Yihahaha lisans hayatimin son dersine de girdim bugun. Insanlarin bir kismi ders sonunda halay cekerek siniftan cikti. Benim eve donup bir once odev yapmam gerektigi icin halay cekmem gereken zamanda kafamda odeve ne zaman baslamam gerektigi vardi, simdi odevim de bitti, e ben kiminle halay cekecegim (O.o)

Bu hafta o kadar mesgulum ki (yine evet! size gina geldi biliyorum, siz bir de benim halimi dusunun) mezuniyet sevincimi bile yasayamiyorum. Hatta hafta basinda omrumde ilk defa stres yuzunden telefonda annemlere agladim. Anne yuregi tabii dayanamadi, yarin yanima geliyor. Gerci Cuma gunu hemen hemen butun islerim bitecek geriye sadece finallerim kalacak ama olsun, ucundan yakaladi ^^ Anneyle beraber tabii ki anne yemekleri, duzenli ve saglikli yasam da beraberinde geliyor. Bu durum tabii haftasonu kendini dagitacak olan bendenizi biraz uzdu ama yapacak birsey yok. Annemi de alip oyle dagitacagim herhalde…Cumartesi gecesi manzarada arkadaslarla yar saclarin lule lule universite sana gule gule partisi verecektik halbuki..Annem kizini o halde gorse ne olur acaba???

Farkettiysen sevgili okuyucu pek kendimde olmadan yaziyorum yaziyi oradan buraya atliyorum ama idare ediver artik..butun is-guc yetmiyormus gibi animelerden yana da yuzum gulmedi bu hafta. Cok sevgili arrancarimiz canimiz cigerimiz huzunlu bakisli karizmatik serserimiz Ulquiorra`yi ebedi istirahatine ugurladik bu sabah. Acimiz buyuk…Bir cok efsanevi anime karakteri gibi o da aramizdan aci bir olumle ayrildi..Cok da gencti kendisi, daha onunde biz genc kizlarin yuregini hoplatacak, erkek arkadaslari gaza getirecek isler icra ettigi bir cok bolum vardi halbuki..Ama olmadi, olamadi!! Allah belani versin sevgili kubo aabi, bu yaptigin senin gibi bir insana hic yakismadi..Huzur icinde yatsin…Hep gonlumuzde yasayacaksin, Ulquiorra!! (Dayanamadan soyleyecegim ki-Keske senin yerine Orihime’yi gonderseydik topragin altina)

Bu gecelik bu kadar sacmalama yeter diye dusunuyorum. Valla da billa da haftasonu guzel yazilarla aranizda olacagim..Simdilik bu kadaar..birden az kalsin Behlul kacar diyecektim ki kendimi zor tuttum. Ask-I Memnu denilen diziden izlemeden nefret eden bir insanim. Sirf herkes izleyip ertesi gun beynimi yedikleri icin…Galiba Bihter karakteri olecekmis, Tesfikiye camisinden kaldirilacak cenazesi icin facebooktan event bile acmislar…Haberleri yok biz orayi Ulquiorra icin ayirtmistik..Haahhaa!!

22 Mayıs 2010 Cumartesi

makotoooo!!!daikiraaaiii!!!

(Bak allahaskina sunun salakligina!!Boylelerini odunla islatip islatip doveceksin!)
Kendime inanamiyorum. Sirf sonunun cok farkli oldugunu ogrendigim icin school days denen lanet animeyi izledim ve bitirdim. Elime ne gecti..bir avuc sinir ve nefret ettigim yeni bir anime karakteri. Bu kadar sacma karakterlerin bir arada toplandigi, bu kadar sallama bir konunun islendigi izledigim ilk anime school days. Hayir, onune gelenle yatip kalkan, gozu seksten baska bir seyi gormeyen ve buna ragmen hiiic mi hiiic pismanlik duymayan bir ana erkek karakter, ek olarak onun yaptiklarina goz yuman bir kac salak yan kiz karakter. Hepsi birbirinden itici..hepsi birbirinden karaktersiz.

Birkac yerde psikolojik gerilim oldugunu filan okumustum. Yok anacim oyle birsey. bu anime sadece milleti rahatsiz etsin diye oylesine cekilmis. Bir mesaj kaygisi yok... Derin psikolojik olaylari filan da anlattigi yok...
Ama o Makotoo!!!Ayyyhhh!!!Sirf onun yuzunden oturup en nefret ettigim anime karakterleri listesi yapacagim..Orihimeden sonra bu cok fazla geldi..
Rica ederim izlemeyin ve izlettirmeyin School days'i. Gordugunuz yerden kacarak uzaklasin, hatta uzaklasmadan once kendisini yok edin de baskalarini da zehirlemesin...
Sacma sapan bir animeye bir gunumu verdim. Keske baska bir seye baslasaydim..Ufff!!Valla keyfim kacti!!

21 Mayıs 2010 Cuma

oylesine bir baslik, ortaya karisik..


Vee bir haftayi daha bitirdik sevgili blogseverler..Ama benim icin bitti mi tabii ki hayir. Fatih Hocam en sonunda bitemeyen odevi icat etmis. Cuma aksami yaparim, cumartesi pazar da rahat rahat quantum calisirim derken, su saatte hala 1/12sine ulasmis oldugumu gorup kendimden gectim, tam o sirada kurtarici gibi arayan arkadasim beni Besiktas'a cagirdi. Bu odev zaten bu aksam bitmez, bari kafami dagitayim.

Zaten bu sabahim korunde kalktim staj okuluna gittim, okula girdim, siniflara baktim, kimse yok. Megersem tatilmis. Dun tatildi onu biliyorum da bugunu tatil yapacaklarini dusunmedim. Liselilerin keyfi yerinde valla olan 6bucukta kalkan bana oldu ^^

Elimde izleyecek birseyler olmadigi icin surekli takip ettigim animelerim gelmek bilmiyormus gibi geliyor. Gercekten bu kadar yavas mi geliyorlardi. Ya da hepsi tam gaz devam ettigi icin ekstra heyecanlaniyorum. Bilemedim..Yani One Piece'te en kilit yerdeler. Gecen bolum Bon-chan'a agladim yemin ederim. O kesinlikle gordugum en seker okama. Kendini Luffy icin ikinci kez feda ediyor, arkadaslik adina. Ama bu sefer cok zor kurtulur. Olemsin yaaa, onu yeni nakama yapsinlar, lutfeen!!

Bleach, Naruto, fullmetal de oyle...Ayayayayy..Dusundukce gaza geliyorum! Su anda elimde Narutonun cekilmis ve cekilecek butun bolumleri olsa heralde uyumadan anime izleme dunya rekorunu kirardim..(var mi ki oyle bisi) Cok merak ediyorum...Hele son bolumun son sahnesinde ekrandan iceri girip yanaciklarini sikacaktim onun..Gene halletti kendi problemini, afferin cocuk!!

Cok daginik bir yazi oldu, sanirim 10 dakika sonra evden cikmam gerektigi icin kafami toparlayamiyorum..Bir kizlar gecesi yapalim bakalim, ozlemisim valla!!

Ahhahaa resimi yaparken cok eglendim umarim siz de eglenmissinizdir. Dedigim gibi photoshoptan anlamadigim icin bu sefer boyle bi paint zimbirtisi yaptim. Resmin orjinalindeki gulusumde de 32 disin herbiri gorunuyor. Sanirim Kamenashi taklidi yapip, ne kadar salak oldugumu dusunup guldum..Valla hatirlamiyorum. Ama ozetle pek eglendim kimonoyla, sok guzel ani oldu bana.

Aman gideyim hadi, cenemin acilacagi tuttu yine...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

olay yerinden ilk resimler elimize ulasti sayin seyirciler

Ahh aah bi photoshoptan anlasaydim neler neler yapardim ama maalesef eski dostum paint sayesinde en fazla bunu yapabildim. Soldan saga esma-chan, bluebird ve oni maskesiyle geysalara saldiran da bendeniz oluyorum. En cok bu fotoyu sevdim zaten digerleri daha elime ulasmadi..Fotoyu ceken Berre'ye burdan opcuklerimi gonderiyorum. ^_^

please let me kill you orihime!!

Tamam daha once de sinirlendigim, uyuz oldugum karakterler olmustu ama hicbiri bu kadar ileri gidemedi. Yaratilmis en ama en gereksiz anime karakteri olan Inoue Orihime safindan bahsediyorum. Tiki filan var sanirim ya da beyninden bir sorunu...Ya da tite kubonun da beyninden bir sorunu olabilir. Bleachi yapan ureten seslendiren emegi gecen herkese sesleniyorum hatta anlasinlar diye japonca soyleyeyim "Baka ja nai??", "Salak misiniz len siz?, bu kadar rahatsiz edici,seyirciyi tiksindiren karakter uzerine nasil hala senaryo yazabiliyorsunuz." Lutfen lutfenIchigo kendini bilmeyip Orihime'yi oldursun...Lutfen ya!! Bildigin rica ediyorum..
Asagidaki video 195. bolumden, orada toplam 18 kere kurosaki-kun demis. bu haftaki 271. bolumde kesin daha fazla dedi. Orihime'yi tanimayan arkadaslar dayanabilirseniz asagidaki videoya bi goz atin, belki duygularimi anlayabilirsiniz.


18 Mayıs 2010 Salı

Gunlerden bir gun Bogazici'nde


(Koyacak fotografim olmadigi icin en sevdigim yukatali cift fotografini uygun buldum)

Mezuniyetime sayili gunler kala okulda bugunki gibi guzel gunler gecirince mutlu oluyorum. Bugunun ozetine baslamadan once taa nerelerden kalkip gelen sevgili Berreye burden selamlar opucukler gonderiyorum ^_^

Aslinda gune cok keyifsiz baslamistim. Yagmurlu ve o kadar gunesli guzel gunden sonraki bu kotu hava moralimi bozmustu. Ayrica Japonca dersine de tira tirsa gittim cunku son iki ders derse gitmedigim icin Mariko Hocadan feci azar yiyecegimi biliyordum. Amaa nedense derse onun yerine Adachi Sensei girdi, boylelikle ben de azardan kurtuldum. Ustune de dersten sonra Esma-chanin bana olan hediyesini gorunce keyfim tam yerine geldi. Hediye de benim sol ust kosede gordugunuz avatarimin t-shirt’u. Yarin hemencecik yuzsuz gibi giyecegim (Arigatooou Esma-chan!!!! Daisuki desuyoo!) Daha sonra bluebird geldi, tuttuk guneyin yolunu. Buyuk bir heyecanla bekledigimiz etkinligin aslinda bir standdan olustugunu gorunce biraz uzulduk haliyle. Ama stand guzeldi. Bir kere birsuru manga vardi, Japonya ile ilgili bir cok dergi vardi. Sushi,yesil cay gibi klasik japon yiyecekleri vardi. Sonraaaa kanji ile isim yazmaca, kola gecici kanji dovmeleri gibi etkinlikler vardi. Ama en eglencelisi kesinlikle kullanima acik olan birsuru yukata ve kimonoydu. Gerci kimono demeye bin sahit ister ama biz kimono cahili Turkleri egleyecek kadar yeterliydi.

(Ustteki fotografta soldan saga Bluebird-Berre ve beni goruyorsunuz. Giydigimiz kimonolarla firardayken...^_^)

Standin yanina giden ilk insanlar olarak bluebird ile kiyim kiyim standa yanastik. Organizasyonu yapan Nitto grubunun uyeleriyle tanistik, muhabbet ettik. Yardim edelim filan derken bir baktik standin arkasindayiz. ^_^. Bos bos kantinde otururken Berre mesaj atti ben geldim diye. Bir sevinc onu almaya gittim standin oraya. Ve boylelikle ilk blogger arkadasimla da tanismis oldum. Gerci etkinligin zayifligindan dolayi biraz mahcup oldum ama allahtan cok seker bir insane oldugu icin ortama hemencecik ayak uydurdu. Aynen dusundugum gibi narin, sirin, canayakin, eglenceli ve tertemiz bir insan. Iyi ki gelmis iyi ki tanismisiz ^_^

Berre. Bluebird Esma-chan filan standin orada dururken Mariko Hoca geldi. Kabusum gibi coktu ortama. Ama derste olmadigimizdan sanirim azarlamadi hatta uzerine bize elleriyle kimono giydirdi, kusaklarimizi bagladi. (-__-‘)sonra tabii kimono giymis saskin koyluler gibi saf saf fotograf cekildik. Hatta ben bi ara Kamenashi pozu (bknz.Breaking the Recordsdaki 1582 solo performans girisi-maskeyi cikarttigi an)bile verdim. Garibim Berre elinde fotograf makinesi bizimle ugrasip durdu. Bol miktarda gulduk, ozellikle bluebird neseli kisiligiyle bizi oldurdu gulmekten. (Daha fazla aciklamaya girmeyeyim aman bir goren olur aman bir bilen olur, kizlar arasinda, ahhahaa aklima geldikce guluyorum;))

(Bu maskenin ozel bir adi var ama bilmiyorum. Oni maskesi diyip gecelim)

Kimonodan daralip cikardim bu sefer Berreyi giydirdik, foto cektik ama fotolar su an elimde degil. Bluebirdde (Kac yazidir resimlerimin baskalarinda kaldigini soyluyorum, sanirim bir fotograf makinesi alma zamanim gelmis) bunlara ek olarak Mertten ozenip koluma One Pieceten Bizim seker tayfamizin amblemini yaptirdim ama pek birseye benzemedi. Tez zamanda cikmasini diliyorum. Asetonla ovdum filan ama canimin yanmasiyla kaldim, aynen duruyor rengi bile solmadi. Nalet olsun ki kaliteli boya kullanmislar ^_^

Ozetle guzel bir gundu benim icin cok. Berre ile tanistim, japon kulturu ve anime ile ilgili bol bol konustum, Japonya’ya giden bir kac kisiden bilgi edindim..Hatta geldim bir de yemek yaptim, afiyetle yedim..Misss..Simdi anime izleyecegim, sonra da yuzumde kocuman bir gulucukle yatip uyuyacagim.

PS: Asil fotograflar gelince uzerlerinde oynayip -nasil yapacaksam- buraya koymayi dusunuyorum. Koyayim mi?

17 Mayıs 2010 Pazartesi

ama haksizlik bu!!

Yarin ve carsamba hava yagmurluymus. Cimlerde yayilmak yalan oldu. Japon haftasina gelmek isteyen sevgili berre ve suspisiousninjagirlcugum bence dedikleri gibi yagmur yagarsa hic cile cekmeyin...Uhuhuu ne guzel tanisip kaynasip yukata giyip japon muhabbeti yapacaktik. Hayallerim yikildi valla (T_T)

Ben bir sehre asik oldum neyleyim!!


Eveeet Eskisehirden bu sabah itibariylen donmus bulunuyorum. Ve su an hissettiklerimi tek kelime aciklayabilir; Kiskanclik…Bu kadar guzel bir sehir olamaz. Tamam Istanbul’da apayridir ama ogrenciysen mekan Eskisehir’mis ben bunu gordum. Bir kere sokaktaki neredeyse herkes ogrenci. Kocaman bir kampus gibi zaten. Yokus yok, her yere yuruyerek gidebiliyorsun. Ve dikkat ettigim nokta kesinlikle girip oturulamayacak kadar kotu bir mekan yok. Istanbuldaki café ve barlardan daha guzel bir cok yer var ve tabii ki hersey yari fiyatina. Ben biraz Izmir’e benzettim sanirim o yuzden de buyuk bir sempati olustu Eskisehir’e karsi.

Tek eksisi denizen olmayisi ama onu da Porsuk Cayi ile telafi ediyor. Belediye baskani Buyukersen kesinlikle inanilmaz calismis. Porsugun uzerindeki kopruler, gondollar,kucuk tekneler ve sehrin her yanindaki heykelleri ile Avrupadaki sehirlerle yarisir durumda bence. Hem cok guzel hem cok ucuz, tam ogrencilik yapilacak sehirmis. Keske az daha dusuk puan alsaydim da orada yapsaydim ogrenciligimi, valla bu kadar yipranmazdim. Krallar gibi de yasardim. Istanbula gezmeye gelmek istesen 15 lira bilet, 4 saatte buradasin. Saka gibi!!

Ozetle kendimi keriz gibi hissederek ve oradaki ogrencileri kiskanarak dondum Eskisehirde alacagim ben bu yil…

Resimleri googledan buldum. Benim cektimlerim Mert’in telefonunda kaldi. O gonderirse eklerim yine..Ozellikle yukaridaki Haller Genclik Merkezine bayildim. Icinde cafeler ve hediyelik esya dukkanlari filan var. Sigara yasagindan once cok kalabalik oluyormus ama artik millet disarilarda tabi mecburen. Biz gezerken pek kalabalik degildi. Yine de arkadaslarla sakin sakin oturup konusmak icin Istanbuldaki bir cok mekandan daha guzel. Cicek pasajini andiriyor biraz…Cok guzzeeeell!!!Niyaaaaa~


15 Mayıs 2010 Cumartesi

eskisehir'e gider iken aldi da bir yagmur..

Pazartesi Eskisehirde gorevine baslayacak sevgulum belgelerini Istanbul'da unuttugu icin bana Eskisehir yollari gorundu. Yillardir gitmek istemisimdir hep kismet buguneymis. hic planlamadigim bir olay oldugu icin once bir gerildim, cunku odevlerim bilmem nelerim var yarin aksama kadar bitmesi gereken. Sonra dediiim "Aamaaaan rukiye, kac kere boyle ani bir plan yaptin da gezmeye gittin." Hem Eskisehir'i merak ediyorum, hem Mert'in yeni evini, hem de trenle yolculuk yapacak olmak beni heyecanlandiriyor. Cok severim trenleri. annemle bir kac kere Izmir-Ankara yapmistik trenle, o biraz uzun suruyor ama Istanbul-Eskisehir tam kivaminda. 4 saatcik. Internet de varmis trenlerde artik...
Yalniz yolculuk yapmasini pek sevmem ama alisigim. Keske birileri olsaydi soyle kafa dengi, konusa konusa giderdik. Yemekli vagonda bira icerdik... Baska sefere bir kac arkadasi daha surukleyecegim pesimden. ^_^
Ilk defa Haydarpasa'nin merdivenlerinden cikacagim. Cikmasi degilde Istanbul'a donunce o merdivenlerden inerken bagirsam mi "Sen mi beni yeneceksin, ben mi seni Istanbul" diye...
Aman yarebbim pek bir sacmaladim. yol heyecani sardi sanirim. Kusura bakmayin.
Pazartesi gunu Eskisehir anilarimla gorusmek uzere..herkese iyi haftasonlariii..
ps: evden disari adimimi atar atmaz yagmurun baslamasi da sahane oldu.. Yazliklarimi da cekmistim uzerime ama Istanbul'un havasi her zamanki gibi yapti yapacagini bana..

14 Mayıs 2010 Cuma

nitto japon haftasi

(Yattaaa!!!)
Haftaya okulumuzda Japon Festivali arkadaslar ^_^ Pazartesiden carsambaya kadar devam ediyor. Etkinlikler asagida..
Gelmek isteyen olursa bana mail atsin, her turlu yardimci olurum. Havalarda guzellesti, cimlerde yayiliriz, kimono giyip foto cektiririz, sushilere dalariz(gerci ben pek sevmem ama...)
Supper eglenceli gececek..Biz Japonca sinifindan arkadaslarla orada olacagiz.. Sizi de bekleriiiiz:))

Japon Kültürü Haftası

Nitto olarak, her yıl düzenlediğimiz "Japon Haftası"nı bu sene de gerçekleştiriyoruz. Programın henüz kesin olarak belirlenmediğini söyleyerek, içerikten biraz bahsedebiliriz.

Etkinliklerimiz:

-Japonya ve Japonca tanıtımı
-Japonya'da exchange, yüksek lisans ve üniversiteler hakkında 20 dakikalık bir sunum
-Japon yemekleri
-Karate gösterisi
-Yeşil çay ve Udon çayı ikramı
-Kına ile Kanji dövmesi
-Origami
-Shodo
-Karikatür çizimleri (manga)
-Yukata ve Kimono giyip resim çektirme
-Çeşitli Japon oyunları ve sürpriz hediyeler!

11 Mayıs 2010 Salı

Duygu seli içindeyim. Yıllar sonra dede torun buluşması T_T

Bugün hala daha tertemiz candan insanların varlığına bir kere daha inandım. Ellerinde büyüdüğüm dedem ve halam dediğim iki insanı yıllaaaar sonra ilk defa gördüm ve samimiyetleri karşısında resmen şok oldum. Şöyle bir anlatayım çok fena duygu seli
içindeyim ^_^
Annem ve babam biz küçükken çok yoğun çalıştıkları için önce aabimi günübirlik dedemlere bırakmaya başlamışlar (o zaman yan komşumuzlarmış). Bu arada Hatice Halama hala, eşi olan Osman Dede’me de dede demem hala benim için de ilginç bir nokta. Muhtemelen dedemin saçları o zaman da beyaz olduğu için ona dede deme ihtiyacı duymuşum. Neyse, aabimi büyüttükten sonra dedem tutturmuş bana bir kız yapın diye.
Neyse arkasından ben doğmuşum. Şöyle söyleyeyim ben 6-7 yaşına kadar onların evlerinden çıkmadım. Çıkaramıyorlardı. Hatta bugün öğrendiğime göre annem bir ara ciddi depresyona girmiş .Bu kız benimle uyumuyor,evde uyutamıyorum ama buraya gelir gelmez fosur fosur nasıl uyuyor? Ben kendi kızıma bakamıyor muyum?” diye. Dedem nereye ben tın tın peşinden..Onunla kahveye kağıt oynamaya, sahile taş toplamaya, ormana böğürtlen yemeye, hatta Amasra’ya gezmelere gittik. Halamla evde yemek yapıp Türk filmleri izledik. Sabah annemler giderken beni bırakıp dönerken alırlardı. Bazen çok mızmızlanmama dayanamayıp yatıya bırakırlardı..Öyle böyle sevmiyorum onları. Çok fakir bir aile, bir göz oda ama inanılmaz bir mutluluk size tarif edemem. O evlerinin kapısı hiç kapanmazdı. Hiç misafirleri eksik olmazdı. Canı sıkılan çatkapı eve girer,çay koyulur sohbet koyulaşırdı. İlkokula başlamadan önce daha uzak bir yere taşınmamıza rağmen yine çok sık gidip kalmaya devam ettim ben.
Resmen kendi akrabalarımdan çok seviyordum onları(sanırım hala daha öyle,bugün bir kere daha anladım) Ama biz İzmire taşındıktan sonra (12 sene önce yani) haliyle görüşemez olduk. Uzak çünkü. Babam her ne kadar yol paranız benden noolur gelin dese de gelmediler. En son 6 sene önce oğullarının düğününe gittik. Canım Turgay Aabim beni eşine “bak bu benim küçük kız kardeşim. Canımdır,prensesimdir” diye tanıştırdığında oturup ağlamıştım.

Bir akraba ziyaretine İstanbula gelmişler, aabimin işyerini bulup sürpriz yapmışlar. Biz de bu akşam onlara gittik. Dedem 5. Kattaki terastan “Küçük Rukiyeeee! Kızııım!” diye bağırarak karşıladı beni. Halam “Yavruuum!” diye sarıldı sarıldı öptü. Annemle bile bu kadar öpüşüp koklaşmadım yemin ederim. Dedem zaten durup durup sarıldı öptü. “Sen ne güzelleşmişsin, kocaman olmuşsun” diyip durdu. Ağladılar filan. O kadar fena oldum ki!! Aabimle ikimizin maceralarını anlatıp durdular. Ben tabii çoğunu unutmuşum, küçüktüm çok. Ama bütün ayrıntılarıyla, heyecanlı heyecanlı birbirlerinin sözünü kese kese. O kadar tatlılardı ki!! Torunlarını sayarken bizi de saydılar arada, gerçekten hiç ayırt etmediler bizi kendi evlatlarından. Şimdi 5 yaşlarında bir tane kız torunları varmış resimlerini gösterdiler aynı ben ^_^. Tavırları da benziyormuş. Dedem diyor şimdi o büyüyünce ben ne yapıcam. O da benim gibi dede hastasıymış, kuyruk gibi peşinde!!

Gerçekten ben hayatımda sanmıyorum ki onlar kadar candan, mutlu huzurlu sevgi dolu insanlarla bir daha karşılaşayım. Hayat enerjilerini hala daha kaybetmemişler. Dedem hala şen kahkahalar atıp, esprilerine devam ediyor. Halam hala kıkır kıkır gülüyor. Yemin ederim en son nasıl gördüysem aynılar. 76 yaşındaymış dedem inanamadım!! Ben iki dedemi de kaybettim açıkça söyleyebilirim beni pek de etkilemedi. Çünki birkaç yılda bir kez gördüğüm insanlardı. Ama Osman Dedem vefat ederse ne hallere düşerim bilmiyorum. Ne kadar uzakta da olsak, görüşemesek de aslında çok derinden bağlıymışız..Çok ilginç…
Neyse çok uzattım biliyorum. Okumayadabilirsiniz ama buraya bir kayıdını düşmek istedim..Çok mutlu oldum çünkü bu akşam ben…Böyle buruğum da bir yandan..Tarifsiz duygular içindeyim derler ya hah ondan işte^_^Öyle…

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Ipod'a aylardan sonra giren ilk ingilizce şarkılar


Ve karşınızda Charlie Winston.

Kedisini bir kaç saat önce BlueBird'ün blogunda gördüm. Dur dedim dinleyeyim biraz. ama sanırım biraz abarttım. Özellikle aşağıdaki iki şarkısı eşliğinde yerimde kıpır kıpır oynuyorum filan. Evde yanlız olmama rağmen canım sıkılmadı yemin ederim. Gerçekten de yan şapka takan tipleri sevmem ama bu abimiz güzel şarkılarıyla sevdirdi beni. Albümü hemencicik indirdim.
Sanırım bir albümü var şimdilik. 9 şarkı var içinde adı da Hobo. Aşağıya en sevdiğim ikisini koyuyorum. Sözlerine de dikkat!!
(Video için özür dilerim fazla büyük geldi sanırım. Ne yaptıysam düzeltemedim)

I’ve always known
Since I was a young boy
In this world, everything’s as good as bad
Now my father told me always speak a true word
And I have to say that is the best advice I’ve had
Because something burns inside of me
It’s everything I long to be
And lies they only stop me from feeling free

Like a hobo from a broken home
Nothing’s gonna stop me
Like a hobo from a broken home
Nothing’s gonna stop me

I’ve never yearned for anybody’s fortune
The less I have the more I am a happy man
Now my mother told me always keep your head on
Because some may praise you just to get what they want
And I said mama I am not afraid
They will take what they will take
And what would life be like without a few mistakes

Like a hobo from a broken home
Nothing’s gonna stop me
Like a hobo from a broken home
Nothing’s gonna stop me



If you say this is pop, to be singing to a tune with a rhythm like this, would it be so unpopular for a singer like me to be bringing up the fact that we're all gonna go? Some people swear, they say they know where.
For me it's a mystery. But which ever way you see it
you have to admit it and live it and live it!

We all kick the bucket in the end! The end!
All the girls kick the bucket in the end! The end!
And the boys kick the bucket in the end! The end!
Yep! We all kick the bucket in the end! The end! The end! The end! The end!

Blew up my TV. It' was numbing my brain to be thinking the same as million other people all feeling afraid of the same thing.
But there's nothing to lose, 'cause we're all on a bike and we're cycling through, getting off on our injuries - but you gotta get back on it and live it and live it to love it and live and love life.

Cause we all kick the bucket in the end! The end!
All the girls kick the bucket in the end! The end!
And the boys kick the bucket in the end! My friend!
Yep! We all kick the bucket in the end! The end! The end! The end! The end!

This is not a sad song!
I don't bring it up to get you down,
It's a celebration for all the red cells
going round and round in your body!

I don't mean to preach or to sound like a teacher. No! I only wanna cut the crap and looking back, everybody's had to face the facts.

That we all kick the bucket in the end! The end!
All the girls kick the bucket in the end! The end!
And the boys kick the bucket in the end! My friend!
Yep! We all kick the bucket in the end! The end! The end! The end! The end!


9 Mayıs 2010 Pazar

Sunao ni Narenakute: En sonunda yeni ve guzel bir dizi

Yok konu dizi ve animeye gelince dur tusum yok benim. Hayir kendime soz veriyorum, yerine getirmiyorum sonra da vicdan azabi cekiyorum.. Yine izlemeyecektim en azindan Berre cevirene kadar ama dayanamadim Sunao ni Narenakute’nin 3. Bolumunu izledim. Ama hakettim di mi ya, o kadar sinava girdim ciktim. Yapacak isim yok falan... Di mi? Di mi?

Neyse diziyi pek bir sevdim ben. Last Frinds’e benzetmistim en basinda. Kadrodan zaten direk bir asinalik olusuyor ama Last Friends kadar karamsar degil. Evet karakterler yine dort dortluk karakterler degil. Hepsi aslinda yalniz insanlar ve careyi kendilerini internette 140 kelime ile ifade ettikleri twitterda yeni bir dunya yeni bir kimlik yaratarak bulmaya calisiyorlar. Karakterlere soyle bir bakacak olursak,


Nakaji (Eita 27)

Fotograf sanatcisi. Her ne kadar savas fotograflari cekmek istese de su an erotik dergiler icin fotograflar cekiyor ve isinden tabii ki emnun degil. Evli olan manyak bir kadinla hastalik derecesinde bir iliskisi var.

Haru (Ueno Juri 23)

Ogretmenlik sinavini gecememis bir aday ogretmen. Aslinda neseli bir kisilik ama tabii ki onun hayati da gulluk gulistanlik degil. Daha tanismadan Nakaji’ye karsi duygular beslemeye baslamis. Ikisi birbirinin yaninda oldukca rahat olmalarina ragmen simdilik kendilerini pek acamadilar.

Doctor (Jaejoong 24)

Kardesiyle beraber Kore’den gelen doctor kendini gercek doktor diye tanitsa da aslinda medkal malzemeler satan bir sirkette calisiyor. Isinde basarisiz utangac bir tip. Karakteri canlandiran koreli arkadasi begendim ben. Fazla bebek yuzlu ama sempatik en azindan. Internette dizi ile ilgili arastirma yaparken en cok belge ve yazi onun hakkindaydi. Sanirim bayaa unlu bir kardesimiz kendisi.

Linda (Tamayama Tetsuji 30)

Bir magazin dergisinde calisiyor. Yazacagi yazi icin makale toplamak amaciyla twittera giriyor ama takilip kaliyor. Sapik editorunun cinsel tacizlerine maruz kaliyor ve bu bolum kendisi ile ilgili cok onemli bir gercegi ogreniyor. (Pek spoile vermeyeyim. Ehihi!)

Peach (Seki Megumi 24)

Cocuk urunleri satan bir dukkanda calisiyor ama grupla ilk tanistiginda o da digerleri gibi yalan soyleyip hostes oldugunu soylemisti. İlginc bir insan, zayif bir karakter. Pek hazettigimi soyleyemeyecegim kendisinden.

Dedigim gibi bircok japon dizisinden daha gercekci bir eksende devam ediyor dizi o yuzden sevdim cok. Sanirim kore dizilerinden sonra yavas yavas Japon dizileri hafif gelmeye basladi, o tarz dizilere biraz ara verip ozlesem iyi olacak.

4. bolumu yayinlanmis cok merak etsem de daha izlemedim. Nakaji ile Haru ile ilgili cok onemli bir olay olacak sanirim. Dusundugum sey olursa diziye olan saygimi kaybedecegim, lutfen dusundugum sey olmasin.

Uff spoiler vermeden dizi anlatmak ne kadar zormus...Neyse bu arada dizi muzikleri de cok hos olmus. Hatta alta tema muzigini koydum. Ozetle bu sezonun en iyilerinden biri, tavsiye ediyoruuum..Hoscakaliiin.


8 Mayıs 2010 Cumartesi

ALES: 6 yil sonra ilk defa mi bosluk karalayacagim ben simdi!!



Yillar gecti ki test sinavi stresimi hala daha atamadim. OSSden beri de ne ALES'e ne KPSS'ye ne biliyim ona bezer diger sinavlara girdim. Du bakiim 6 sene olmus. Yarin ama mecbur ALES'e girecegim. Yuksek lisans onsartli kabulumu aldim simdi de alesten 60 ve uzeri almam gerekiyor.
Ben bu konularda kendine guvenen bir insan degilim, sinav konusunda da oldukca gerildim acikcasi. Etrafimda herkes "amaaaaan calisma bosver, ben calismadan girdim 89 aldim." "Bilmem kim sadece bir denem cozmus sinavdan onceki gun 90 kusur almis." Senin zaten bilgilerin taze, gozun kapali 90 alirsin gibi bana psikolojik baski yapiyor.

Ben de ALES'teki mantik sayisal sorularini cozememekten korkuyordum en cok. Bugun bir deneme cozdum sayisali fullemisim ama sozel 14 yanlis. Okudugumu mu anlamiyorum ben anlamadim. Gerci diger testlerine bakinca aldigim kitabin ne kadar kalitesiz oldugunu anladim. Hem sayisali kolaydi hem de sozelin paragraflari cok sacmaydi. Neyse yarin gorecegiz ne olacak. 60 puani geceyim de fazlasinda gozum yok.^_^

Zaten gun cok fena basladi benim icin, bir insanin yuregi nasil agzina gelir gordum bu sabah. Ben evde degildim sabah bir telefon aabimden "Luxor kayip". Gece sokak kapisini acmis kacmis. Evet nasil acar diyebilirsiniz ama kapi acabiliyor benim salagim, ama ilk defa sokak kapisina yeltenmis. Belki de aabim kapiyi acik birakti bilemiyorum. Simdi bu kadar sakin sakin konustuguma bakmayin sabah kufrede kufrede gittim eve. Uzun zamandir birine bu kadar sinirlendigimi hatirlamiyorum. Alt tarafi bir kedi bakacaksin, yapacagin tek sey cami pencereyi kapali tutmak, gunde bir defa yemek koymak. Neyse yine sinirlendim.
(kisin poposunu isitabilecek her noktada uyumayi denedi, ama tabii modem icin fazla buyuk!)
Eve gittik Mert'le, aabim kapida. Apartmana bakmis bulamamis, sokaga bakmis yok. Ben bir fena oldum anlatamam. Hem sinirliyim hem cok uzgunum. Aabim de cok uzulmus cok belli...Neyse bir sigara yaktim saf saf dolaniyorum sokakta. Sonra Mert apartmana bir daha bakalim, bence aabin gorememis olabilir dedi. Indik kapici dairesinin oraya, aradik taradik yok. Sonra ben dedim kapiciya soralim, belki gormustur. Sorduk. "Aaa, sizin miydi o bahceye koyduk gece." dediler. Allahim ne kadar sevindiiiim yuzumde guller acti. Actik bahce kapisini, safim benim kocaman bahce varken kapinin onune gelmis, buzulmus kalmis orda. Belki bizim sesimizi duyup gelmistir bilmiyorum. Aldim kucagima, titriyor nasil korkmus!! Eve ciktik, hemen tin tin tuvaletine gitti, yemegini yedi. Aynen eski haline dondu. Biraz bir depresyon yapayim, yoruldum uyuyayim yok. Hemen cam kenarinda guvercinlere atlamaya basladi oolum benim.
Ama bir kere daha anladim ne kadar cok sevdigimi onu. Eskiden dalga gecerdim kedisini cocugu gibi goren insanlari, uzerine asiri titreyenleri filan. Valla gulecekseniz de gulun, amam ben Luxor'u cok seviyorum, bugun onu bulamasaydik muhtemelen su an agir bir sekilde agliyor olurdum, yarinki sinavda da basarisiz olup yuksek lisansa gule gule derdim..bugun sansli gunummus ^-^

6 Mayıs 2010 Perşembe

bleach 269

Ichigo Ulquiorra dovusu tam gaz devam etti bu bolumde. Bleach en sonunda yavas yavas toparliyor kendini. Fillerdan ciktiktan sonra bile boyle mi devam edecek demistim ki, bu bolum guzel dovusler koymuslar sagolsunlar. Afferin kubocum boyle gidersen sana olan saygimi tekrar kazanabilirsin.
Ama tabii ki Orihime'ye olan nefretim aynen devam ediyor. Biz anladik ki Orihime'yi seslendiren hatun kisi studyoya girip bir kac sekilde "Kurosaki-kun" demis, almis parasini gitmis. Bu ne kardesim yaa!!Ne gereksiz bir karaktersin sen..
Ishida'da geldi karizmatik karizmatik 10 dakika icinde Yammy'yi yendi gitti. Severim kendisini efendi cocuktur, cogu zaman ise de yarar...Inceden Orihime'den hoslaniyor gibi ama, olsun..Ergendir mazur gormek lazim.
Ichigo'nun hollow hali benim her zaman hosuma gitmistir. Artik cok uzun sure o sekilde kalabiliyor kendini gelistirdi. Ozellikle hollow halinin seslendirmesi tuylerimi diken diken ediyor. Daha da bomba seyler bekliyoruz hollow ichigo'dan yoksa Ulquiorra ile isi gercekten zor. Oyle az biraz gogsunden cizik atti diye havalanirsa yandik valla. Yine bir ton dayak yedi zaten, iki bolum daha yer, sonra acilir diye dusunuyorum.
Ulquiorra sen ne karizmatik ne emo ne cool bir karaktersin. Senin kilicin da ne guzelmis. Ayin onunde de kartpostallik poz verdi gozlerimiz senlendi valla. Ben de dayanamadim iki screenshot birden koydum. Yalniz bakislar falan cok fena haftayaki bolumde Ichigo cok fena dayak yiyecek. Maske bile engelleyemeyecek olacaklari. Yasasin ki heyecanla bleach beklemeye basladim..yihhuu!!

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Kızdım çok!

Ders kitaplarını inceleme dersinde ders kitaplarının içindeki insan haklarına aykırı ifadelerle ilgili bir yazı yazmamızı istedi hocamız. Yazım sanırım biraz sert oldu ama burda da paylaşmak istedim. Konu ile ilgili makalelerde karşıma çıkanlar hiç de hoşuma gitmedi. Gerçekten bazen gözleri açıp düzgün bakmak lazım etrafımıza..Sinirlendim uleeeyn!! "Anne evde bahar temizliği yapar, baba para kazanır""Osmanlının devlet işlerini hükümdarların anneleri bozmuştur." "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur."..Dalga mı geçiyosunuz siz benimle. İlkokul çocukları okuyor bunları. Sonra neden ülkede huzur yok. Olmaz tabii... Hoşgörüyü öğreteceğimize..Tööbe tööbee!!!


Üniversitede aldığım bir tarih dersinde örgün eğitimin başlama nedenlerinden birinin halka devlet otoritesini benimsetmek ve onun mutlak olduğunu düşünmelerini sağlamak olduğunu öğrenmiştim.

Bİr eğitimci adayı olarak tabii ki de eğitimin şart olduğunu düşünüyorum ama aynı zamanda onun ne kadar büyük bir kuvvet olduğunun da farkındayım. Biraz klişe olacak ama maalesef öğretmenlerle ilgili şiirlerin çoğunda söylendiği gibi öğrenciler işlenmeyi bekleyen hamur gibi ellerimize düşüyor.

Onları istenilen şekilde eğitmek, "yola sokmak" ya da yoldan çıkarmak eğitimcilerin ve eğitimin işi. Dolayısı ile bir çocuğun doğrusu ve yanlışı "öğrendiği" doğru ve yanlış olması çok doğaldır.
Örneğin bir ülkede yaşayan insanların doğruları ve yanlışları kolaylıkla eğitimin içine sokularak belirlenebilir ki bana göre şimdiye kadar böyle yapılagelmiştir. "Örnek vatandaş" istenilen şekilde çizilebilir. Bunun kağıdıda kalemi de otoritenin elindedir.
Eğitimin en önemli araçlarından olan ders kitaplarının incelendiği makaleleri okuduktan sonra sanırım bu duruma olan inancım daha da arttı. Makaleleri okuduktan sonra gördüm ki ders kitaplarındaki saçma ifadelerin miktarı ve tehlike derecesi "onları da yazan insandır" bahanesinin arkasına sığınılmayacak kadar çok ve büyüktür.

Daha ilkokul çocuklarının beyinlerine kadının yerini(!) bilmesi gerektiği, savaşın ve şiddetin dünyanın en değişmez kuralı olduğu, öç almanın haklılığı, müslüman dışındaki insanların "hayvan"larla aynı seviyede olduğu, müslümanlar arasında da Türk Arap gibi seviye farkı olduğu, öğrencinin görevinin çalışmak olduğu, minnetin en değerli erdem olduğu
Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı gibi daha buraya yazmadığım onlarca yanlış ve sapkın ifade işlenmeye başlıyor. Eleştirel düşünmeyi daha bilmeyen (ve hatta belki hiçbir zaman öğrenemeyecek) geleceğin yetişkinleri de bunları sorgulamadan "Doğrular" klasörlerine atıyorlar.

Liseden sonra bazı şeyleri farketmeye başladığımı itiraf etmek istiyorum. Ama bu şu an yanlış gördüğüm doğrular 18 yıl boyunca o kadar çok içime işledi ki hala ben bile bazılarından kurtulamıyorum.
Daha bu pazartesi günü gördüm ki gerçekten de "hak","eşitlik","özgürlük","azınlık" gibi asıl bilmem gereken kavramlar üzerinde gerçekten kafa bile yormamışım çünkü bana sorgulamamam gerektiği öğretildi ve ben de buna uydum.

Çünkü "uslu" bir öğrenciydim, okuldan eve gelip ödevimi yapıp öğretmenimin bana verdiği işi yerine getirdim diye mutlu olurdum (hala daha öyleyim). Mesela "Kadınlara seçme-seçilme hakkı verildi." cümlesinin ne kadar yanlış olduğunu düşünmek yerine bu olayın tarihini sınavda çıkacak diye ezberledim.
"Osmanlı ordusu 100 kişiye karşı 10.000 kişiyi bilmem ne savaşında 2 saatte yendi." cümlesi de bana hiç şiddeti meşrulaştıran bir cümle gibi gelmemişti, okuyup geçmiştim. Ya da "Amerika atomun gücünden yararlandı." ifadesini gördüğümde atom bombasının "yarar"ı karşısında Japonların zararını idrak edememiştim.
Bu tür düşünmemiz(!) öğretildi hepimize. Cümlelerin arkasındaki anlamı aramak aklımızın ucundan bile geçmedi, geçmemesi gerekiyordu. Küçükken çiçek çocuk olmak büyüyünce örnek vatandaş olmak için gözümüz kapalı çalışıp durduk.

Kabul ediyorum bunları eleştirmek çok kolay fakat düzeltmek çok zor ama imkansız değil. En azından eğitim fakültelerinden yetişen öğretmenleri yavaş yavaş uyandırsak, onlar da kendi öğrencilerini buna göre yetiştirseler belki zamanla yol alınabilir. Bu noktada sanırım biraz kendimle çelişiyorum çünkü bu da bir tür ideoloji aşılamadır ama sanırım eğitimin özünde bu var.
Ama en azından kendi kendine kendi özgür kararlarını verebilen, kendi doğrularına yanlışlarına düşünerek kafa yorarak karar veren öğrencileri ancak bu şekilde yetiştirebileceğimize inanıyorum.